Kalem Suresi Arapça Latin Harflerle Türkçe Anlamı ve Faziletleri
Faziletleri ve sırları saymakla bitmeyen Kalem Suresini Arapça latin harflerle okunuşunu ve Türkçe anlamını yazdık.
Sûrenin adı, ilk âyette geçen "Kalem" kelimesinden alınmıştır. Mekke döneminin başlarında nazil olmuş 52 âyettir. Sûrenin genel muhtevası Mekke'de Allah'ın Resûlü'ne karşı çıkışların şiddetlendiği, hücumların arttığı bir dönemde nazil olduğu anlaşılmaktadır.
Kısaca sûrenin özeti: "Ey Nebim! Her ne kadar da sen Rabbinin nimetiyle çok yüce bir ahlâk üzere olsan, onlara benim âyetlerimi ulaştırmaya çalışsan da, onlar yine de sana deli ve mecnun demektedirler. Aslında sırf bu iki keyfiyet, senin çok yüce bir ahlâka sahip olman ve onlara ulaştırdığın benim kitabım Kur'an, onların tüm ithamlarını çürütmeye kafidir.
Onlar pek yakında kimin deli, kimin mecnun olduğunu bilecek, anlayacaklardır. Peygamberim sakın ha sen onların sıkıştırmaları karşısında ta-viz vermeye kalkışma. Zaten onların tüm niyetleri de budur. Seni sı-kıştırarak senden tavizler koparmak, seni uzlaşmaya razı etmek isterler."
Kalem Suresi Arapça 1. Sayfa
Kalem Suresi Arapça 2. Sayfa
Kalem Suresi Arapça 2. Sayfa
Ayet No: | Kalem Suresi latin harflerle okunuşu |
---|---|
Kalem Sûresi 1. Ayet: | Nûn vel kalemi ve mâ yesturûn. |
Kalem Sûresi 2. Ayet: | Mâ ente bi ni’meti rabbike bi mecnûn. |
Kalem Sûresi 3. Ayet: | Ve inne leke le ecran gayra memnûn. |
Kalem Sûresi 4. Ayet: | Ve inneke le alâ hulukın azîm. |
Kalem Sûresi 5. Ayet: | Fe se tubsıru ve yubsırûn. |
Kalem Sûresi 6. Ayet: | Bi eyyikumul meftûn. |
Kalem Sûresi 7. Ayet: | İnne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bil muhtedîn. |
Kalem Sûresi 8. Ayet: | Fe lâ tutııl mukezzibîn. |
Kalem Sûresi 9. Ayet: | Veddû lev tudhinu fe yudhinûn. |
Kalem Sûresi 10. Ayet: | Ve lâ tutı’ kulle hallâfin mehîn. |
Kalem Sûresi 11. Ayet: | Hemmâzin meşşâin bi nemîm. |
Kalem Sûresi 12. Ayet: | Mennâın lil hayri mu’tedin esîm. |
Kalem Sûresi 13. Ayet: | Utullin ba’de zâlike zenîm. |
Kalem Sûresi 14. Ayet: | En kâne zâ mâlin ve benîn. |
Kalem Sûresi 15. Ayet: | İzâ tutlâ aleyhi âyâtunâ kâle esâtîrul evvelîn. |
Kalem Sûresi 16. Ayet: | Se nesimuhu alâl hurtûm. |
Kalem Sûresi 17. Ayet: | İnnâ belevnâhum ke mâ belevnâ ashâbel cenneti, iz aksemû le yasrimunnehâ musbihîn. |
Kalem Sûresi 18. Ayet: | Ve lâ yestesnûn. |
Kalem Sûresi 19. Ayet: | Fe tâfe aleyhâ tâifun min rabbike ve hum nâimûn. |
Kalem Sûresi 20. Ayet: | Fe asbahat kes sarîm. |
Kalem Sûresi 21. Ayet: | Fe tenâdev musbihîn. |
Kalem Sûresi 22. Ayet: | Enıg’dû alâ harsikum in kuntum sârımîn. |
Kalem Sûresi 23. Ayet: | Fentalekû ve hum yetehâfetûn. |
Kalem Sûresi 24. Ayet: | En lâ yedhulennehâl yevme aleykum miskîn. |
Kalem Sûresi 25. Ayet: | Ve gadev alâ hardin kâdirîn. |
Kalem Sûresi 26. Ayet: | Fe lemmâ raevhâ kâlû innâ le dâllûn. |
Kalem Sûresi 27. Ayet: | Bel nahnu mahrûmûn. |
Kalem Sûresi 28. Ayet: | Kâle evsatuhum e lem ekul lekum lev lâ tusebbihûn. |
Kalem Sûresi 29. Ayet: | Kâlû subhâne rabbinâ innâ kunnâ zâlimîn. |
Kalem Sûresi 30. Ayet: | Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetelâvemûn. |
Kalem Sûresi 31. Ayet: | Kâlû yâ veylenâ innâ kunnâ tâgîn. |
Kalem Sûresi 32. Ayet: | Asâ rabbunâ en yubdilenâ hayran minhâ innâ ilâ rabbinâ râgıbûn. |
Kalem Sûresi 33. Ayet: | Kezâlikel azâb, ve le azâbul âhırati ekber, lev kânû ya’lemûn. |
Kalem Sûresi 34. Ayet: | İnne lil muttakîne inde rabbihim cennâtin naîm. |
Kalem Sûresi 35. Ayet: | Efe nec’alul muslimîne kel mucrimîn. |
Kalem Sûresi 36. Ayet: | Mâ lekum, keyfe tahkumûn. |
Kalem Sûresi 37. Ayet: | Em lekum kitâbun fîhi tedrusûn. |
Kalem Sûresi 38. Ayet: | İnne lekum fîhi lemâ tehayyerûn. |
Kalem Sûresi 39. Ayet: | Em lekum eymânun aleynâ bâligatun ilâ yevmil kıyâmeti inne lekum le mâ tahkumûn. |
Kalem Sûresi 40. Ayet: | Sel hum eyyuhum bi zâlike zeîm. |
Kalem Sûresi 41. Ayet: | Em lehum şurakâu, felye’tû bi şurakâihim in kânû sâdikîn. |
Kalem Sûresi 42. Ayet: | Yevme yukşefu an sâkın ve yud’avne ilâs sucûdi fe lâ yestetîûn. |
Kalem Sûresi 43. Ayet: | Hâşiaten ebsâruhum terhekuhum zilletun, ve kad kânû yud’avne ilâs sucûdi ve hum sâlimûn. |
Kalem Sûresi 44. Ayet: | Fe zernî ve men yukezzibu bi hâzâl hadîs, se nestedricuhum min haysu lâ ya’lemûn |
Kalem Sûresi 45. Ayet: | Ve umlî lehum, inne keydî metîn. |
Kalem Sûresi 46. Ayet: | Em tes’eluhum ecran fe hum min magramin muskalûn. |
Kalem Sûresi 47. Ayet: | Em inde humul gaybu fe hum yektubûn. |
Kalem Sûresi 48. Ayet: | Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbil hût, iz nâdâ ve huve mekzûm. |
Kalem Sûresi 49. Ayet: | Levlâ en tedârakehu ni’metun min rabbihî le nubize bil arâi ve huve mezmûm. |
Kalem Sûresi 50. Ayet: | Fectebâhu rabbuhu fe cealehu mines sâlihîn. |
Kalem Sûresi 51. Ayet: | Ve in yekâdullezîne keferû le yuzlikûneke bi ebsârihim lemmâ semiûz zikra ve yekûlûne innehu le mecnûn. |
Kalem Sûresi 52. Ayet: | Ve mâ huve illâ zikrun lil âlemîn. |
Ayet No: | Kalem Suresi Türkçe meali (anlamı) |
---|---|
Kalem Sûresi 1. Ayet: | Nûn. Kalem'e ve yazmakta oldukları şeylere yemîn olsun! |
Kalem Sûresi 2. Ayet: | (Ey Habîbim!) Rabbinin ni'meti sâyesinde, sen bir mecnun değilsin! |
Kalem Sûresi 3. Ayet: | Hem şübhesiz ki senin için, elbette kesintiye uğramayacak olan bir mükâfât vardır. |
Kalem Sûresi 4. Ayet: | Ve muhakkak ki sen, gerçekten yüce bir ahlâk üzerindesin! |
Kalem Sûresi 5. Ayet: | 5,6. Artık hanginizin fitneye tutulmuş (bir mecnun) olduğunu, yakında (sen de)göreceksin ve (onlar da) görecekler! |
Kalem Sûresi 6. Ayet: | 5,6. Artık hanginizin fitneye tutulmuş (bir mecnun) olduğunu, yakında (sen de)göreceksin ve (onlar da) görecekler! |
Kalem Sûresi 7. Ayet: | Şübhe yok ki, yolundan sapanları en iyi bilen ancak Rabbindir, hidâyete erenleri de eniyi bilen O'dur. |
Kalem Sûresi 8. Ayet: | O hâlde (hakkı) yalanlayanlara itâat etme! |
Kalem Sûresi 9. Ayet: | (Onlar) arzu ettiler ki, (sen, kendilerine) yumuşak davranasın da, (onlar da sana hoşgörülü ve) yumuşak davransınlar! |
Kalem Sûresi 10. Ayet: | 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme! |
Kalem Sûresi 11. Ayet: | 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme! |
Kalem Sûresi 12. Ayet: | 12: 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme! |
Kalem Sûresi 13. Ayet: | 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme! |
Kalem Sûresi 14. Ayet: | 10,11,12,13,14. (Habîbim, yâ Muhammed!) Çok yemîn eden, aşağılık (kıymetli bir görüşe sâhib olmayan), dâimâ ayıplayan (insanların arkasından dudak büken), hep koğuculuk peşinde gezen, her zaman hayra mâni' olan, haddi aşan (hakkı çiğneyen), alabildiğine günahkâr, zorba; bun(lar)dan sonra (bir de) soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine, mal ve oğullar sâhibi oldu diye itâat etme! |
Kalem Sûresi 15. Ayet: | Ona (onlardan birine), âyetlerimiz okunduğu zaman: “Evvelkilerin masalları!” dedi. |
Kalem Sûresi 16. Ayet: | Yakında onun hortumunun (burnunun) üzerine damga basacağız (da onu rezîl edeceğiz)! |
Kalem Sûresi 17. Ayet: | Şübhesiz ki biz, o bahçe sâhiblerine belâ verdiğimiz gibi bunlara da (Mekkelilere de o kıtlık yıllarıyla) belâ verdik. Hani (o bahçe sâhibleri) sabaha ulaşan kimseler iken, (henüz fakirler görmeden) onu(n mahsûlünü) muhakkak devşireceklerine dâir yemîn etmişlerdi. |
Kalem Sûresi 18. Ayet: | (İnşâallah diyerek) istisnâ da yapmıyorlardı. |
Kalem Sûresi 19. Ayet: | Fakat onlar, (henüz) uykuda olan kimseler iken, Rabbinden bir dolaşıcı (ateş, geceleyin) orayı (o bahçeyi) sarıverdi. |
Kalem Sûresi 20. Ayet: | Derken (bahçe tamâmen yanarak) kapkara kesildi. |
Kalem Sûresi 21. Ayet: | 21,22. Nihâyet sabaha ulaşan kimseler iken: “Eğer (bahçenizi) devşirecek olanlarsanız, erkenden mahsûlünüzün başına gidin!” diye birbirlerine seslendiler. |
Kalem Sûresi 22. Ayet: | 21,22. Nihâyet sabaha ulaşan kimseler iken: “Eğer (bahçenizi) devşirecek olanlarsanız, erkenden mahsûlünüzün başına gidin!” diye birbirlerine seslendiler. |
Kalem Sûresi 23. Ayet: | 23,24. “Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler. |
Kalem Sûresi 24. Ayet: | 23,24. “Sakın, bugün orada bir fakir yanınıza sokulmasın!” diye kendi aralarında gizli gizli konuşarak hemen gittiler. |
Kalem Sûresi 25. Ayet: | Hâlbuki (fakirlere yardıma) güçleri yeten kişiler oldukları hâlde, (onları yardımdan)mahrûm etmek üzere erkenden gittiler. |
Kalem Sûresi 26. Ayet: | Fakat orayı (bahçeyi o perişan hâlde) gördüklerinde: “Muhakkak biz, elbette(bahçesinin yolunu) şaşıran kimseleriz (her hâlde yanlış yere geldik!)” dediler. |
Kalem Sûresi 27. Ayet: | (Kendi bahçeleri olduğunu kabûllenince de:) “Hayır! (O fakirler değil, asıl) biz (bu ni'metten) mahrum bırakılmış kimseleriz!” (dediler.) |
Kalem Sûresi 28. Ayet: | Onların en dengeli (hayırlı) olanı: “(Ben) size, '(Rabbinizi) tesbîh etmeli değil miydiniz!' demedim mi?” dedi. |
Kalem Sûresi 29. Ayet: | (Onlar:) “Rabbimizi tenzîh ederiz; doğrusu biz zâlim kimselermişiz!” dediler. |
Kalem Sûresi 30. Ayet: | Sonra bazıları bazılarına dönüp birbirlerini kınamaya başladılar. |
Kalem Sûresi 31. Ayet: | (Nihâyet) dediler ki: “Yazıklar olsun bize! Doğrusu biz azgın kimselermişiz!” |
Kalem Sûresi 32. Ayet: | “Olur ki Rabbimiz, bize onun yerine ondan daha hayırlısını verir. Şübhesiz biz,(artık) Rabbimize (O'nun rızâsına) yönelenleriz!” |
Kalem Sûresi 33. Ayet: | İşte azab böyledir! Elbette âhiret azâbı ise daha büyüktür! Keşke bilselerdi! |
Kalem Sûresi 34. Ayet: | Şübhe yok ki takvâ sâhibleri için, Rableri katında Naîm Cennetleri vardır. |
Kalem Sûresi 35. Ayet: | Hiç Müslümanları o günahkârlar (o zındıklar)la bir tutar mıyız? |
Kalem Sûresi 36. Ayet: | Size ne oluyor? Nasıl hüküm veriyorsunuz? |
Kalem Sûresi 37. Ayet: | Yoksa size mahsus bir kitab var da (bu hükümleri) onda mı okuyorsunuz? |
Kalem Sûresi 38. Ayet: | Onda: “Ne beğenirseniz, muhakkak sizindir!” (diye mi yazılı?) |
Kalem Sûresi 39. Ayet: | Yoksa sizin için: “Neye hüküm verirseniz, mutlaka sizindir!” diye üzerimizdekıyâmet gününe kadar ulaşan yeminler mi var? (Sizin için yemin mi ettik?) |
Kalem Sûresi 40. Ayet: | Sor onlara, hangileri buna kefildir? |
Kalem Sûresi 41. Ayet: | Yoksa onların (hüküm sâhibi) ortakları mı var? Eğer (iddiâlarında) doğru kimselerse, haydi ortaklarını getirsinler! |
Kalem Sûresi 42. Ayet: | O gün (kıyâmet günü) paçalar sıvanır (iş zorlaşır) ve (onlar) secdeye çağrılırlar; fakat güç yetiremezler. |
Kalem Sûresi 43. Ayet: | (O gün kâfirlerin, pişmanlıktan) gözleri öne düşmüş bir hâlde, kendilerini bir zillet kaplar. Hâlbuki onlar (dünyada) sıhhatli kimseler iken, (okunan ezanlarla) doğrusu secdeye çağrılıyorlardı (fakat namaz kılmıyorlardı). |
Kalem Sûresi 44. Ayet: | (Ey Resûlüm!) Artık bu sözü (Kur'ân'ı) yalanlayanları bana bırak! Yakında onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş (azâba) yaklaştıracağız! |
Kalem Sûresi 45. Ayet: | Hem onlara mühlet veriyorum! Şübhesiz ki benim tuzağım (ni'metin ardından,nankörlere vereceğim cezâ) pek sağlamdır! |
Kalem Sûresi 46. Ayet: | Yoksa onlardan (tebliğ vazîfesine mukabil) bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında kalan kimseler midir? |
Kalem Sûresi 47. Ayet: | Yoksa gayb (Levh-i Mahfûz) onların yanında da, onlar (ondan) mı yazıyorlar? |
Kalem Sûresi 48. Ayet: | (Ey Habîbim!) O hâlde Rabbinin hükmüne sabret! Ve o balık sâhibi (Yûnus) gibi olma! Hani o, (balığın karnında) kederle dolu olduğu bir hâlde (bize) yalvarmıştı. |
Kalem Sûresi 49. Ayet: | Eğer Rabbisinden ona bir ni'met yetişmiş olmasaydı, o kınanmış bir kimse olarak şübhesiz (ağaçsız) bir alana atılacaktı. |
Kalem Sûresi 50. Ayet: | Fakat Rabbi onu seçmiş de kendisini sâlih kimselerden (bir peygamber) kılmıştı. |
Kalem Sûresi 51. Ayet: | Doğrusu inkâr edenler Kur'ân'ı dinlediklerinde, nerede ise seni gözleriyle devireceklerdi ve (hasedlerinden): “Şübhesiz ki o, gerçekten bir mecnundur!” diyorlar. |
Kalem Sûresi 52. Ayet: | Hâlbuki o (Kur'ân), âlemler için bir nasîhatten başka bir şey değildir. |
KALEM SÛRESİ’NİN FAZİLETİ VE SIRLARI
Kim Kalem sûresini okursa, Allahü teâlâ ona ahlâkını güzelleştirdiklerinin sevâbını verir. [Hadîs-i şerîf-Kâdı Beydâvî Tefsîri]
Bir çok Alimler bu ayetleri göz nazar değmemesi için okumuşlar ve tavsiye etmişlerdir.
Üstün zekalılı olmak için Zihin açıklığı için okunur.
Şerden korunmak ve her murada nail olmak okunmalıdır.
Haset edenlerin hasedinden ve aç gözlü insanların kötü bakışlarından zarar görmemek için okunur.
Nazar isabet etmiş kimseye okunursa Allah’ın izni ile şifaya kavuşur.
Bir şeyi öğrenmek isteyip de bir türlü öğrenemeyenlerin zihnini açmak için okunur. Özellikle öğrencilerin çokça okumalarında fayda vardır.
Yorum Gönder for "Kalem Suresi Arapça Latin Harflerle Türkçe Anlamı ve Faziletleri"